12 Temmuz 2009 Pazar

bir pazar günü

merhaba!

Bir pazar gününü nasıl değerlendirebiliriz diye düşündük. Sonra sevgili La'nın aklına bir müze ziyareti geldi. Bir sürü bina görmek yeni şeyler keşfetmek içimizde sönmeyen bir meşale adeta.

The National Museum of Art, Osaka bugünkü gezimizin başlangıç ve merkez noktasıydı. Sabahleyin erkenden uyanıp omletli reçelli kahvaltımızı ettikten sonra yola koyulduk. Sanki Japonca biliyormuşcasına yaklaşık 45 dakikada müzeye vardık. Müzede yerel sanatçıların sergilerinin yanı sıra Louvre müzesiyle ortak düzenlenen L'enfant dans le Collections du Musée du Louvre adlı sergi vardı.
İlk Louvre sergisini gezdik ve Louvre müzesinin koleksiyonunda varolan çocuk temalı resim ve heykelleri gördük. Bir şekilde yabancı olmadığımız bir sergiydi fakat tabii Japonlar için önemli özelliklere dahipti. Mesela Antik Mısır'dan çocuk mumyaları vardı, bu da Japonya'da bir ilkmiş.

Ardından yerel olan yani Japonlar'ın sergilerini gezmeye başladık. Keio Üniversitesi'nin 150. yılını kutlamak amacıyla yapılan bu sergide eski öğrenci ve öğretmenlerden 3 kişinin üniversite zamanları ve ünlü olduktan sonraki eserlerini vardı. Aynı zamanda hem şair hem ressam hem bir sürü şey olan bu üçlü Japonya'ya Dadaizm akımını getirmiş ve yaşatmışlar.

Son olarak Miwa Yanagi'nin Po-Po Nyangnyang sergisini gezdik. Fotograflar çarpıcıydı. Ama fotograflar kadar ilgi çekense onların açıklamalarıydı. Bence serginin en can alıcı yanı o yazılardı.

Eveeet sergi bitti ve biz çıktık. Namba'da Midosuji Avenue'de gezmeye başladık. Güzel department storelar keşfedip buraya tekrar gelme sözü verip oradan Umeda Station'a geçtik. Buraya gitmemizdeki ilk amaç yurda geri dönmekti. Bunun yanında okuldaki arkadaşlarımızın söylediği kitapçıyı bulmak istedik. Çünkü bir türlü ingilizce kitap bulamamaktan yakınıyorduk. İlk kitapçıyı gördüğümüzde burdan mı bahsediyorlar diye bir hayal kırıklığı oluştu. İçine girdiğimizde tam anlamıyla şok olduk. Bir metro istasyonunda böylesine büyük bir kitapçı beklemiyorduk. Öyle büyük ki ingilizce kitapların yerini sorduğumuzda bize dükkanın planını verdiler. Dört bir yandan saldırarak kitap baktık. Aşık olduk diyebiliriz ne arıyorsak bulduk.

işte böyle uzun, güzel ve yorucu bir gündü.
eğer sorarsanız her gününüz böyle 'ponçik' mi geçiyor diye; evet!
buarada bugün için gezi arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder